Urfalı Kahraman Halisçelik 15 yıldır Newyork’ta yaşıyor. 1 yıl Güney Amerika’yı adım adım dolaşan Halisçelik Amerika’yı Muhammed Taşçılar’a anlattı.
Halisçelik, Şanlıurfa’nın Siverek İlçesi’nde doğdu. Urfa’da büyüdü. Ortaokul eğitimini Atatürk Ortaokulu’nda, liseyi ise Urfa Lisesi’nde bitirdi. 1999’dan bu yana TRT’nin Newyork muhabirliğini yapıyor.
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünden mezun olan Kahraman Halisçelik, bir arkadaşının teklifi ile İngilizce öğrenmek için Newyork’a gitti. Ailesi gitmesine karşı çıktı ancak o genç olduğu için kimseyi dinlemedi. Aslında kısa süreliğine gitmişti ama yaklaşık 15 yıldır orada yaşıyor. Newyork’a gittikten 10 yıl sonra kendisi gibi gazeteci olan bir Amerikalı ile evlendi. 15 yıl oldu Newyork’a gideli ama ailesi sürekli geri dönmesini istiyor. Kendisi sık sık Siverek’e ailesini ziyarete gidiyor ancak ailesinin Newyork’a gelmesinin zor olduğunu söylüyor. Ailesinin kendisini geri çağırmasının nedenini ise esprili bir şekilde anlatarak ‘‘Çünkü tavuk, yumurta veya yoğurt gönderemiyorlar. O yüzden onlara daha yakın olmamı istiyorlar herhalde’’ şeklinde konuştu.
ŞİLİ'DE TÜRKLER BENİ GÖRÜNCE SEVİNDİ
Newyork’tan yaklaşık 2 yıl ayrı kalan Kahraman Halisçelik, 1 yılını askerde, geriye kalan bir yılı ise Güney Amerika’yı dolaşarak geçirdi. Adım adım dolaştığı Güney Amerika’da iki ayakkabı eskitti. Daha öncesinde Şili’ye giden bir arkadaşı kendisinin de gelmesini teklif etmiş ancak gidemeyen Halisçelik bu gezinin içinde ukde kaldığını dile getirdi. O kendi başına daha sonra bir daha geri dönüp dönmeyeceğini bilmeden Güney Amerika’ya gitti. Güney Amerika’nın bütün ülkelerini dolaştı. Başına gelen ilginç olayları ise şu şekilde anlattı; ‘‘Şili’nin Santiago kentinde dolaşırken bir yerde döner house (döner evi) yazdığını gördüm. Şili’de 300 bin tane Filistinli yaşadığından o yerin sahibinin Arap olabileceğini düşündüm -Filistin futbol takımının kökeni de oradan çıkar zaten- İçeriye girdiğimde İstanbul resimlerini gördüm. Sürpriz yapayım dedim ‘‘Abi bir döner bir de ayran alabilir miyim?’’ diye sordum. İki tane genç arkadaş vardı hemen gelip boynuma sarıldılar. Uzun zamandır Türk görememişler ve beni misafir ettiler. Bayağı güzel geçmişti’’.
Newyork’ta yaşayanlarla ilgili istatistiki bilgiler veren TRT Muhabiri Halisçelik, Türk nüfusunun yok denilebilecek kadar az olduğunu, Rusya, Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Kore, Çin gibi Avrupa dışında ülkelerden milletlerin daha fazla olduğunu söyledi. Halisçelik, Avrupalıların olmayışının nedenini ise dışarıda çalışma ihtiyaçlarının olmamasına bağlayarak göçmen gruplarının en az bir milyon üyesinin Newyork’ta olduğunu belirtti.
ABDLİ SENATÖRLERE KIZIYORUZ AMA…
Newyork’taki Türk nüfusunun 200 bin civarında olduğu bilgisini paylaşan Halisçelik şöyle konuştu; ‘‘Bunlar çok dağınık yaşıyor. Dolayısıyla bir gücümüz yok. Biz Türkiye’de Amerikalılar Ermenileri tutuyor, ne oluyor diye soruyoruz ama Ermeniler çok kalabalık ve maddi olarak da çok güçlüler. Örneğin; Bir senatör seçilecek. Yunanlı ya da Rum, California’nın herhangi bir yerinden ve zamanında oraya gitmiş. Bu insanların Türkiye ile ilgili bilgileri çok olumsuz. Dolayısıyla o senatörü destekliyorlar ve parasını veriyorlar, seçtiriyorlar. Sonra da Türkiye aleyhine çalış diyor. Biz de senatöre kızıyoruz, diyoruz ki; niye böyle yapıyor? Biz çok güçlü olmadığımız için esas yapmamız gereken oylarımızı arttırmamız ve bunu hissettirmemiz. Çünkü, bir oy potansiyeli gördüklerinde korkuyorlar. Tekrar seçilememe durumları söz konusu. Bizim küçük bir rakam olmamıza rağmen güçlü olma potansiyelimiz var. Çünkü buradaki toplum üyelerimiz çok eğitimli. Büyük bir çoğunluğu en az üniversite mezunu ama bunu çok değerlendiremiyoruz.’’
TÜRKİYE’DE OLAYLARA POLİTİK YAKLAŞIYORDUK
TRT’nin Newyork muhabirliğini yapan Kahraman Halisçelik, Türkiye’de yaşadığı dönemlerde olaylara politik baktığını ve belli bir partiye yakınlık hissettiğini söyledi. Bu durumun Türkiye dışında farklı olduğunu dile getiren Halisçelik ‘‘Burada dinci, sağcı, solcu hatta ateist olmanız pek fark etmiyor. Sizi bir Türk ve Müslüman olarak görüyorlar. Bu her şeyi değiştiriyor aslında. Dolayısıyla Türkiye’ye artık bir bütün olarak bakmaya başlıyorsunuz. Bir de Türkiye buradan çok küçük. Teksas eyaleti kadar bir yer. O yüzden Türkiye’deki olaylara kuş bakışı bir pencereden görmeye başlıyorsunuz ve biraz da tarihi bir ray sistemi üzerine oturmuş oluyor. Yani günlük olaylardan ziyade dönemsel olaylara bakmaya başlıyorsunuz. Çünkü sürekli takip edemiyorsunuz, sürekli içinde değilsiniz. Türkiye dışarıdan çok daha temiz görünüyor. Yani olaylar çok daha net görünüyor. Bu aslında biraz askerdeyken yaptığınız yürüyüşlere benziyor. Siz yürüyen insanların arasında olduğunuz zaman bir arkadaşınız yanlış adım attığında acaba komutan nasıl gördü diye düşünüyorsunuz ama dışarıdan bakınca daha iyi görebiliyorsunuz. Şu arkadaşım yanlış adım attı diyebiliyorsunuz’’ diyerek Türkiye’deki olayların dışarından daha net bir bakış açısı ile görülebildiğini ifade etti.
Halisçelik, Amerika’dan Türkiye’deki siyasi olaylar ve hükümet ile cemaat arasındaki kavga nasıl görünüyor sorusuna ise ilginç bir cevap verdi.
‘‘Türkiye’deki toplum olaylarının yansıması burada oluyor. Burada cemaat mensubu olan ya da cemaatten olmayan ve Atatürkçü insanlar ile farklı düşünceye sahip insanlar var. Burada yaşamanın bir avantajı şu; bu insanlar birbirleri ile iyi geçinmek zorunda. Çünkü burada çok fazla Türk yok. Komşunuz bir görüşte siz başka bir görüşte olsanız bile kavga etmeniz için bir sebep yok. Herkesin işi gücü var. Yani Türkiye’deki politika burada insanlar arasındaki ilişkileri çok etkilemiyor diyebiliriz aslında Ama Türkiye’nin dışarıda ki itibarı bu kavgalarla anılmıyor.’’.
CNN VE BBC TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ Mİ YAPIYOR?
‘‘Ben toplum mühendisliği yaptıklarına inanmıyorum ama o insanların eğitimsiz olduğuna inanıyorum. Bugüne kadar Türkiye’den dışarıya çıkarak bu insanları bilgilendiren, bu insanlarla dost olanlar daha çok belli bir tabakadan olan insanlar. O insanların Türkiye’ye bakışı doğrudan bunlara yansıyor. Biz bu insanlara ulaşamıyoruz. Yoksa bu insanların Türkiye’yi karıştıralım gibi bir niyetlerinin olduğunu hiç düşünmüyorum ve bunların çoğunu da tanıyorum ama Türkiye’den belli bir tabakadan olan insanlar ile görüşüp Türkiye’de neler olup bittiğini soruyorlar. Dolayısıyla görüşleri o tabakadan olan insanların görüşlerine göre şekilleniyor. Türkiye’nin bir eksiği, imaj konusunda bir eğitim kampanyası yapamamasıdır. Türkiye'de ki CNN muhabiri ancak çevresindekilerin bilgisi kadar Türkiye'yi anlatıyor. Onun Türkiye'de ki arkadaşları hükümet karşıtıysa o da onu yansıtıyor. Asıl olması gereken, Türkiye'nin kendisini nasıl anlattığı. Türkiye yeterince kendi kendini anlatamıyor sanırım."
AMERİKALILAR TÜRKİYE'Yİ ÇOK TANIMIYOR!
‘‘Amerikalılar aslında dünya ile çok ilgili değil. Şimdi sokağa çıkıp da Türkiye nerede diye sorarsanız büyük ihtimalle yüzde 70’i bilmez, yüzde 20’si acaba bu hindi mi diye düşünür. Çünkü bu insanların kendi işi ve gündemi var. İşine gidiyor, kimseye karışmıyor ve rızkını alıp eve gidiyor. Bunların kendine göre bir hayat çarkı var. Onun dışında çok fazla bir şeye ilgi göstermiyorlar. Bir de kendi ülkeleri çok büyük. Siz buradan Los Angeles’e gitmek isterseniz uçak ile altı saatte gidebiliyorsunuz. Türkiye’ye gittiğinizde dokuz saatte gidiyorsunuz. Yani Newyork’tan Los Angeles ve Türkiye’nin mesafesi neredeyse aynı mesafede. O kadar büyük bir ülkeleri var ve bunun doğal sonucu olarak her şey ile ilgilenmiyorlar. Biz her şey ile ilgileniyoruz. Bizim çevremizde dünyanın en hareketli ülkeleri var; Suriye, Irak, İran, Ukrayna gibi ülkeler. Biz mecburen ilgileniyoruz ama burada öyle bir şey yok. Buradaki insanlar her iki tarafı okyanus ile çevrili bir ülkede yaşıyor. Güçlü ve güvendeler. Ekmekleri, yemekleri geliyor ve çokta dert edinmiyorlar.
Türkiye’ye gelince bence aynı düşünceyi uygulamak doğru olur çünkü Türkiye’deki kavgayı belki de hiç takip etmiyorlardır. Takip edenlerin de taraf tuttuklarını tahmin etmiyorum çünkü haberleri yoktur belki. Türk tanıdıkları varsa onlardan dinlerler ve öyle düşünürler. Az önce de söylediğimiz gibi kimi dinlerlerse ona göre hareket ederler ama benim gördüğüm kadarıyla Amerikalıların çoğunun Türkiye’deki gibi bir derdi yok’’.
11 Eylül saldırısında yıkılan Dünya Ticaret Merkezi’nin 110’ncu katında çalıştığını söyleyen TRT muhabiri Kahraman Halisçelik, o günlerde başından geçen ilginç bir anısını şu şekilde anlattı; ‘‘O zaman Türkiye’ye canlı yayınlar yapıyorduk sürekli. O dönemin Newyork belediye başkanı basın toplantısı düzenliyordu. Bu basın toplantılarının bir tanesinde belediye başkanına şunu sordum ve dedim ki; burada bir sürü insanlar öldü. Bunların içinde Müslümanlar da var. Müslümanların da defnedilmeleri için belli bir prosedür gerekiyor. Yıkanma, dua ve cenaze namazı gibi. Bu yönde bir şey yapıyor musunuz? Bu olayı Müslümanların yaptığı düşüncesinde olduğu için Müslümanlarla uğraşacak vaktimiz yok şu anda cevabını vermişti. “
‘‘11 Eylül Müslümanların Hem Aleyhinde Hem Lehine Oldu’’
Amerika Birleşik Devletleri çok büyük bir ülke olduğu için etnik açıdan çok renkli olmayan bölgelerde Müslümanlara karşı çok büyük bir önyargı oluştu ama Newyork, Los Angeles, Chicago ve San Francisco gibi her kesimden insanların yaşadığı kalabalık yerlerde insanlar samimiyete karşı bir ilgi duymaya başladılar. Müslümanlar kimdir diye merak ettiler ve bundan dolayı da yüzlerce Amerikalı Müslüman oluyor. Gidip Kuran-ı Kerim alıyor, bu nedir diye merak ediyor. O merak sonucu insanlar artık çok daha iyi tanıyor. Müslümanlarla İslamiyet’in maalesef birçok konuda farklı olduğunu görüyor. Yusuf İslam ‘‘İslamiyet ile tanışmadan önce Müslümanlarla tanışsaydım bir büyük ihtimalle Müslüman olmazdım’’ diyor. Onu buraya uygulayabiliyoruz aslında. Şimdi insanlar bunu anlayabiliyor artık. Çoğu kişi İslam’ın bir terör dini olmadığını biliyor. Tabi bu devam eden bir süreç. Tarihi açıdan baktığınızda daha çok yeni bir olay. Yeni nesiller artık çok farklı düşünüyor eski nesillere göre. Bence bu olumlu’’.
Türkiye ile kıyaslandığında burada gazetecilik anlamında zorlanıyor musunuz?
‘‘Burada bir sistem oluşmuş durumda. Çok kolay, her şey burada kurallara bağlı. Herkesin bir sistemi olduğu gibi benim de bir sistemin var. Türkiye’dekinin tersine burada her şey kurallara bağlı. Sokakta yürüseniz bir kuralı var. Basın toplantısına gittiğinizde veya röportaj yaptığınızda bir kuralı var. Yani her şeyin bir kuralı var ve insanlar buna uyuyor. Size 10 dakika önce burada olun diyorlar. Mecbur oluyorsunuz yoksa kaçırıyorsunuz. O anlamda baktığınızda burası tam bir kurallar devleti diyebiliriz. Siz kurallara uyduktan sonra başınıza hiçbir şey gelmez ama kurallardan çok az çark ettiğinizde hayatınız darmadağın olabilir.
URFA’YI SANLIURFA.COM’DAN TAKİP EDİYOR
Urfa’yı SANLIURFA.COM’dan, takip ettiğini dile getiren Kahraman Halisçelik “Başka yerden takip edemiyoruz zaten. Sanliurfa.com’da çok güzel yerel haberler oluyor. Tam Urfa ile ilgili merak ettiğimiz şeyler oluyor. Mesela Ankara’da ne olduğu pek umurumuzda olmuyor çünkü oradaki gelişmeleri herkes veriyor. İstanbul’da ne olmuş, Başbakan ne söylemiş gibi haberler herkes veriyor zaten ama Urfa’daki olayları SANLIURFA.COM çok iyi zamanında veriyor. SANLIURFA.COM’u takip ederek Urfa’nın nabzını tutuyorum. Çünkü orada haberin dışında yorumlarda oldukça fazla. Vatandaş ne düşünüyor görebiliyoruz.” dedi.