Newyork'ta yaşayan Fatma ve Orhan Şimşek hem Urfa anılarını hem Newyork'ta ki günlerini Muhammed Taşçılar'a anlattı. İşte Fatma hemşire ve Orhan hocanın keyifli sohbeti.
Şanlıurfalı Şimşek ailesi çocuklarını okumak için gönderdikleri Amerika’ya yerleşti. Amerika’da yeni bir hayat kuran ailenin Şanlıurfa’da yaşadıkları hafızalara kazınacak türden.
Şanlıurfa’nın sağlık koleji okuyan ilk öğrencilerinden olan Fatma Karakuş Şimşek çocuklarının Rockefeller üniversitesini okumak için geldiği Amerika’ya yerleşti.
Şanlıurfa’da yaşadığı dönemi anlatan Şimşek, 1967 yılında sağlık kolejini bitirdi. Urfa da o dönem kızların çok fazla okumadığı için kendilerine sürekli ilginç bir şekilde bakıldığını anlatan Şimşek, o dönem toplam 47 kızın okuduğunu söyledi.
Mezun olduktan sonra Halfeti’nin Yeşilözen köyünde çalışmaya başlayan Fatma Karakuş Şimşek, o dönem arabalar olmadığı için merkeplerle aşı yapmaya gittiklerini anlattı.
Ebelik dönemine dair unutamadığı bir anısını anlatan Şimşek ‘’Çok minyon tipliydim. Köye tayin edildim ilk defa beni köye doğuma çağırdılar. Elektrikler yoktu el feneri ile gittim, yolda el fenerinin pili bitti karanlıkta gittik. Biri gitti doğum yapan hanıma haber verdi eben gelecek diye. Kadın abana baktı ve ‘Ebe nerede’ diye sordu. Beni götüren kişide beni göstererek ‘ebe geldi’ dedi. Doğum yapacak kadın; ‘ben devrilsem bu altımda kalır’ dedi. Bu anımı hiç unutamıyorum’’ şeklinde konuştu.
Aslen Urfalı olduklarını aktaran Fatma Şimşek, Halfeti’ye yerleşmelerini anlatırken de duygulanıyor. “Anneannem Fransız savaşında 8 yaşındaymış. Babası ile Çanakkale’ye gitmiş babası o zaman hastalanmış. Raporla tekrar Urfa’ya gelmiş. Urfa’da kahvede otururken askerler kahveye gelerek savaşa gitmeyenleri takip ederken
Anneanne’min babası izin kağıdını bulamadığı için onu da almışlar. O savaşta mı ölmüş yolda mı ölmüş kimse onu bilemiyor. Anneannemler savaş zamanı mağara gizlenmişler. Top tüfek seslerinden erken doğum yapmış. Kanamadan ölmüş 3 çocuk yetim kalmışlar halaları Halfeti de tahsildar’ın hanımı imiş gelip bunları götürmüşler Halfeti’de yetiştirmişler.”
EXCUSE ME DEĞİL ESKİ İZMİRLİ
Fatma Şimşek oldukça neşeli ve nüktedan biri. Amerika’ya giden Türklerle ilgili ilginç hikayeler anlatıldığını belirten Şimşek en komik olanını şöyle anlattı: “İzmirli bayan daha yeni Amerika’ya gelmiş. Bir markete girmiş. Amerikalılar izin isterken “excuse me” diye izin isterler. Exkuizmi’yi bizim İzmirli Eski İzmirli olarak anlamış. Markette “excuse me”, Excuse me” Akşam eve gelmiş arkadaşlarına. Bu Amerikalılar benim İzmirli olduğumu asıl anlıyor acaba? Herkes beni eski İzmirli diye çağırıp duruyor.” diye konuştu.
Bir başka olayda kendi başından geçtiğini anlatan Fatma hemşire “Bizde yeni gelmişiz, bizim evde her gün yemek pişer. Amerikalılar fast food kültürüne alışık olduğu için bize uzak geliyor. Biz her gün yemek yapıyoruz. Tabi yemek kokuları dışarıya gidiyor. Her gün alt komşu bize geliyor. Bağırarak bir şeyler söyleyip gidiyor. Tabi bende anlamıyorum. Her gün geliyor sinirli sinirli bir şeyler söyleyip gidiyor. Neyse bir gün oğluma söyledim. Oğlum da gidip komşuya sordu. Bir sıkıntı mı var diye. Komşumuz her gün evde yemek piştiğini dile getirerek “Siz restoran mı açtınız? Neden her gün yemek pişiyor sizin evde.” diyerek sitem etmiş. Çünkü Amerikalılar daha çok dışarıdan sipariş veriyor.” dedi.
ORHAN ŞİMŞEK 4 YIL AMERİKA’DA ÖĞRETMENLİK YAPTI
Fatma Karakuş Şimşek’in kocası Orhan Şimşek ise Türkiye’de 25 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra Amerika’ya yerleşmiş. Çocuklarının durumunu kontrol etmek için Amerika’ya geldiğini ve yerleştiğini söyleyen Orhan Şimşek, Türkiye’de yaşadığı yıllarda en çok 1980 darbesi döneminde zorluk çektiklerini anlattı.
Şimşek’’ 1980 yıllar öncesi sıkıntılı yıllar yaşadık, siyasi yönden çok sıkıntılar olurdu bu sağ sol davaları. Siyasi taşkınlık saldırmalar, çeşitli olayla olurdu. Biz de eğitimciler olduğumuz için bizi de etkilerdi. Biz yeteri kadar öğretmen alamıyorduk. Derslerimiz boş geçiyordu.’’ İfadelerini kullanırken sonraki dönemde daha rahat bir ortam oluştuğunu belirtti.
Öğretmenliği tercih etmesinin nedenlerini de anlatan Şimşek “Köyde öğretmenden başka kimseyi tanımadığı için öğretmenliği seçmiş. Ben hatta ilk okula gittiğimde 1956 ayağımda ayakkabı yok ama sınıfa ayağımı yıkayarak giriyordum. Okulda halı falan vardır diye düşünüyordum. Çok soğuk zeminde ders gördük. Kimse hatırlamaz ama o yıllarda bir çok çocuğun ayağında ayakkabı yoktu. O şekilde bir ortamdan geldik.” şeklinde konuştu.
AMERİKA MACERASI
2 oğlunu eğitim için Amerika’ya gönderdiğini dile getiren Orhan hoca “Çocukların eğitimi için buraya gönderdim. Üniversite okuyorlardı. Bende yeşil pasaport aldım bir çocuklarımı göreyim dedim bakayım ne yapıyorlar diye. Geldim biraz inceledim sağı solu gördüm baktım burada çalışabilirim emekliliğimde yaklaşmıştı ve emekliliğimi istedim buraya geldim. Geldikten sonra çeşitli iş kollarında çalıştım. Benzin istasyonunda gaz bastım. Dil bilmeyen yol bilmeyen insanın yapabileceği en güzel ve az maliyetle çalışılan bir iş. Temelde bir İngilizcem vardı. Buraya geldikten sonra temel Türkiye’de öğrendiğimiz İngilizcemizi uygulamak çok zor oldu. Ama daha sonra burada bir Türk okulunda öğretmenlik ve idarecilik yaptım. O okuldan ayrıldıktan sonra da kendimize bir market kurduk.” dedi.