Havasızlıktan baygınlık geçiren Aral, acil çıkış kapısının önündeki koltuklarda uyuyakalır. Gözlerini açtığı zaman ise üzerinden biri atlıyordur. İtalyan bir mühendis, kendini dışarı atmayı başarır ama aşağıda bekleyenlerden de bir güzel dayak yer. Üstelik de boş yere. Çünkü adamlar Coşkun Aral’ı dövdüklerini düşünüyor,dur çünkü o yüce yürekli yaşlı kadın, çantasının içindeki lenslerin silah olduğunu düşünerek Aral’ı terörist olmakla suçlamıştır.
O sırada içeri özel kuvvet girer, tüm uçağı silahlarla taradıktan sonra yolcular dışarı çıkarırlar. Derken bir ses duyulur: “Kim o terörist fotoğrafçı?!”
Aradıkları kişi Aral’dan başkası değildir. Aral’ı aldıkları gibi havalimanına götürüp bir güzel dayak atmaya başlarlar. Bir anda içeri Deniz Kuvvetleri Komutan’ı girince dayak durur. Komutan, Aral’ın avuçlarını kokladıktan sonra dayak atmamalarını emreder.
